5 Kasım 2016 Cumartesi

Blogger, diyabetimben.com ve glisemik indeks

Merhabalar

Blogger kullanmaya başlamanın en güzel yanı  sevdiğiniz web sayfalarını tarayıcıya adres girmeden takip etmek.

Blogger ana sayfasında "okuma listesi" sekmesini kullanarak ilgili sayfanın linkini kopyala-yapıştır yapıp listenize ekleyebiliyorsunuz. Böylece güncel yazıları kaçırmadan takip edebiliyorsunuz.

Diyabetimben.com da sevdiğim sayfalardan. Lakin tembellik edip ya da erteleyip ziyaret etmeyi ihmal ederdim. Blogger sayesinde artık sıkı takipteyim:)

Esra Avci'nin kulaklarını çınlatıp çok başarılı bulduğum glisemik indeks ve kan şekeri içerikli  yazısının linkini paylaşmak istedim. Link aşağıda.

Sevgiler...

http://www.diyabetimben.com/diyabette-en-dogru-besin-secimi-nasil-yapilir/#comment-56927

4 Kasım 2016 Cuma

Günlük İnsülin Dozu Nasıl Hesaplanır?

Okuduğum yabancı bir kaynakta teorik olarak günlük toplam insülin dozunun hesaplanması şu formüle göre yapılmış:

Toplam insülin=kilo (kg)x0.55

Eğer insülin pompası kullanıyorsak bundan %20 azaltmak gerekiyormuş.

Bu dozun yarısını bazal insülin yarısını da bolus insülin (yemek öncesi insülini) olarak kullanmamız önerilmiş.

Ayrıca eğer insülin duyarlılığımız yüksekse (ki benim öyle) bazal dozunu %10-15 azaltmamız önerilmiş.

Örneğin benim ağırlığım 56 kg. Formüle göre teorik günlük dozum;
Toplam insulin=56×0.55=30.8 yaklaşık 31 ünite.

Pompa kullanıyorum, %20 azaltmam gerekiyor.

Toplam doz=31-(31×0.20)=24.8 yaklaşık 25 ünite.

Bunun yarısı bazal doz;

25÷2=12.5 ünite

İnsulin duyarlılığım yüksek olduğu için bazal dozdan %15 düşüyorum;

Bazal doz=12.5-(12.5×0.15)=10.6 ünite

Bir gün 24 saat.  Saat başına düşen bazal insülin, yani bazal hız, bazal dozun 24 e bölünmesi ile bulunur.

Bazal hız=bazal doz÷24=10.6÷25=0.44 ünite/saat

Pompamın bazal hızını programlarken bu sayıyı temel aldım. Hipo ya da hiper yaşadığım saatten 2 saat önceki düşük ya da yüksek tutarak ince bazal ayarımı yaptım.

Burada hesaplanan teorik bir doz. Belki sizinkinden çok farklıdır. İnsülin direnci vs etkenkerden doz farklılığı olabilir diye düşünüyorum. Regulasyonunuz iyi ise total doz hesabına takılmayın derim.

"Bana balık verme balık tutmayı öğret" sözünü çok seviyorum. İyi bir şey gördüğümde de "bunu nasıl yaptın?" diye sorar, limitlerime uygunsa kendim yapmaya çalışırım.

Siz de böyle yapın diyemem. Hem hayatta hem diyabette yol aldım. Sabit bir endokrinologum yok maalesef. Şartlar beni Kendi kendime yetmeye itti.

Bunca şeyi okudunuz (iç ses: umarım okuyorlardır) ve benim mükemmel bir kan şekeri regulasyonum olduğu hissine kapıldıysanız yanılıyorsunuz. İniş ve çıkışlarım hep olur. Tıpkı hayat gibi. Bazen boş verir ya da kendime kızarım. Toparlanmaya çalışırım. Yine tıpkı hayat gibi.

Nasilki hayat birçok faktörden etkileniyor, diyabet de öyle. Bunu başka bir yazıda uzun uzun yazmak üzere şimdilik bu kadar diyeyim.

Sevgiler...

3 Kasım 2016 Perşembe

Bazal hız ayarlama

Yazıma başlamadan önce belirtmek isterim ki ben tıp doktoru değilim. Okuduklarım ışığında diyabetimde kendimce uygulamalarımı paylaşıyorum. Benim gibi hayat boyu bir kronik arkadaşla yaşamak zorunda olanların tecrübeli olmak ve diyabet okumaları yapmak şartı ile  bazı konularda kendi söküğünü dikebilmesi gerektiğine inanıyorum.

"Bazal hız" insülin pompası kullanıcılarının aşina olduğu bir tabirdir.  Uzun etkili insülinin yaptığı etkiyi ifade eder. Çoklu enjeksiyon ile insulin terapisi uygulayan arkadaşlar bazal insulin ihtiyaçlarını lantus, levemir ya da humulin n ile karşılar. Pompalılar ise hızlı etkili insulini (humalog ya da novorapid) pompada 24 saatlik dilimde ihtiyaçlarına göre programlayarak açlık kan şekerlerini ideal aralıkta tutmaya çalışırlar.

Yıllarca bazal insülin olarak humulin n kullandım. Sabaha karşı yaşadığım hipoglisemi vakalarından öylesine bıkmıştım ki anlatamam. Lantus kullandığım dönem nispeten daha kontrollüydü ama bence hiçbiri pompanın eline su dökemez.

 7-8 kg verdikten sonra toplam insulin dozumu düşürmem gerektiğini gördüm.
Pompa ve free style libre sayesinde bazal hızımda ince ayar yapmak çok kolay oldu.
Aşağıdaki fotoğraflarda eski ve yeni bazal hızımın kan şekerime etkisi görülüyor. Gece 3 teki hipo problemim burada görülmüyor çünkü uzun süredir çok şükür bu problemim yok. Pompadaki bazal hızı gece 3 ten 2 saat önce yani saat 1 civarında bir tık düşük tuttum. Böylece 3teki hipo engellenmiş oldu.
İlk fotoğrafta kırmızı okla işaretlediğim yer sabah 5ten sonra kan şekerimin yükselmeye başladığını gösteriyor. Bu bir kerelik bir olay değildi, tekrarlanabilir olduğu için üzerinde durmam gerektiğini düşündüm.

Ne yaptım?

Saat 5te hiper başladığı için saat 3teki (2 saat önceki) bazal hızımı bir miktar artırdım. Diğer fotoğrafta yeşil okla gösterdiğim gibi yeni bazal hızında sabahki hafif yükseliş görülmüyor.

Dilerim diyabet teknolojilerine ulaşmak hepimiz için kolaylaşır. Zira teknoloji diyabete iyi geliyor.

Sevgiler...



Yağ ve kan şekeri

Köyden haftalık gelen sütten yoğurt mayalarım ve iki haftalık yoğurt kaymağını biriktirip ondan da tereyağ yaparım.

Eminim birçoğumuz nasıl yapıldığını biliyordur ama henüz denememiş olanlar için kısaca yazmak istedim.

Yoğurt kaymağını derin bir kaba alıp üzerine biraz su ekleyin. Karışımı  blendır ile çırpın. Bir süre sonra karışımın üzerinde tereyağ toplanmaya başlayacaktır. Biraz daha çırptıktan sonra yağı kevgirle başka bir kaba alın. Üzerine birazcık su ekleyip kaşıkla karıştırın ve suyu dökün. Bu işlem sayesinde yağa karışmış yoğurt uzaklaşmış olur. Bu işlemi birkaç kez tekrarlayın. Sonra kızarmış köy ekmeğine sürüp ya da sahanda tereyağlı yumurta yapıp afiyetle yiyin :)

Gelelim kan şekeri ve yağ arasındaki ilişkiye. Yağ oranı çok yüksek besinlerin sindirimi geç olduğu için kana geçme sürelerinin nispeten geç oluduğunu okumuştum. Biz diyabetlilerde amilin eksikliği olduğu için glikozun kana geçmesi oldukça hızlı olurmuş, yani hızlı bir sindirimimiz var. Dolayısı ile eğer tokluk şekeriniz doğru cho/insulin oranına ve insülin-yemek arası bekleme sürenize rağmen zıplıyorsa öğünün yağ oranı biraz yüksek tutulabilirmişiz. Yüksek yağ oranı uzun vadede kilo kontrolünü bozabileceği için azı karar çoğu zarar diye düşünüyorum.
Sevgiler...

2 Kasım 2016 Çarşamba

Yosun gülüyor :)


Varlığını unutturacak kadar sessiz bir canlı Yosun. Oğluş'un kendi türünden bir canlıya yakınlık hissetmesi ona iyi davranmayı öğrenip sorumluluğunu alabilmesi için aldık onu. Merhamet öğretmenlerimizden. (iç ses der ki: hı hı öyle tabi sanki sen hiç istemedin tekrar bir kaplumbağanın olmasını. Dış ses der ki: şişttt tamam içten içe ben de istedim keratayı sırf oğluş için almadım çaktırma).

İki günde bir suyunu değiştirip onu da yıkamak gerekiyor. Oğluş henüz yıkama işini yapamıyor. Yosun'un kıpır kıpır bacakları eline dokunduğunda korku-heyecan arası bir duyguya kapılıp elinden bırakmak istiyor. Ama havuzundan alıp yere koyabiliyor. Bunu yaptığında yüzündeki mutluluk ve gurur ifadesini görmek herşeye değiyor.

Bir de evin önündeki kedilerimiz var ki onlar bir numaralı dostlarımız. Ezelden beri kedileri çok severim. Eşim ve annem evet dese evde kedi beslemeyi çok istiyorum. Oğluş da yürümeye başladığından beri sokak kedileri ile iletişim kurmasını sağladım. Sırf onlar için birlikte süt aldık evden yiyecek getirdik. Oyuncu kedi dostlarımız oldu çok şükür Pamuk ve Mercan. Onlardan da başka bir yazıda bahsetmek üzere şimdilik bu kadar diyelim.

Sevgiler...

1 Kasım 2016 Salı

Üç kitap

Benim gibi sanal alışveriş delisi birisi yurt dışından ne alır acaba?

Yurtdışı sitelerde değişik giysi incik boncuk çok baktım ama gördüm ki ülkemin eline hiçbiri su dökemez. Hem tasarım hem fiyat bakımından oldukça iyi durumdaymışız maşallah.

Lafı diyabete nasıl baglayacağımı merak mı ettiniz?


Yurtdışı ilk alışverişimde aldığım şeyler diyabet kitaplarimdi. Resimde gördüğünüz 3 kitaptan ikisini okudum. Notlar çıkardım. Lakin en kalın olanı okumak henüz nasib olmadı. Sırasını bekliyor garibim.

Ah keşke diyorum şu 3 kitabın sentezini yapıp güzel dilimize çevirmek isteyen bir(kaç) güzel insan olsa da bizler de alıp okusak. Ne güzel olurdu değil mi?

Bu arada ikinci yurtdışı alışverişimde  yine bir diyabet ürünü almıştım. Freestyle libre sensör ikinci kurbanımdı. Firmanın ülkemize satışı kargo hizmeti yoktu. İki girişimci Türk arkadaşın kurduğu ingilteredensatinal.com adlı site alışverişte aracı oldu. Ödemesini ben yaptım. Onların verdiği adrese ürünler gitti. Onlar da bana cüzi bir ücret karşılığında birkaç günde gönderdiler. Çok profesyonel çalışıyorlar. Hizmetten memnun kaldım. Param olsa yine alırdım:) Son sensörümü kullanıyorum ve günleri sayılı... Herneyse bu kadar gevezelik kafi.
Sevgiler...

Kendin yap/diy projeleri

Do it yourself (kendin yap)=DIY

"Kendin yap" ya da populer adıyla "diy" projelerimi paylaşmak istedim. Zira hayat sadece diyabetten ibaret olmadığı gibi tatlı1hayat da sadece diyabetle ilgili olmasın dedim.

Hobisi mesleği olan kişilere gıpta ile bakarım. Parasını kazanırken zaman nasıl geçer anlamaz ve musmutlu yaşarlar sanırım. Çok mu iyimserim? Bilemiyorum.

Herkesin mesleği dışında bir uğraşı olmalı diye düşünüyorum. Bir işten yorulduğunda başka bir işe koyul demiş ya yüce Allah. Bunda bir hikmet vardır mutlaka. Çocuklar mesela, bir şeyle ilgilenir kurcalarlar sonrasında başka bir işe odaklanirlar.

Çocukluğumdan beri hayal etmek  tasarım yapmak ve sonra onu hayata geçirmek çok ilgimi çekmiştir. Rahmetli ananem de bu ilgimi görmüş olacak ki örgü dikiş konusunda oyun çapında yönlendirirdi beni. İlkin hafif balık etli Fatoş bebeğime sonraları da uzun bacaklı barby bebeğime giysiler diker ve bundan da büyük keyif alırdım. Resim yaparken de aynı duyguları yaşardım.

Yıllar beni bu ilgimin çok uzağında bir alanda eğitim almaya mecbur etse de içimdeki tasarım aşkı hiç bitmedi. Ahşap objelere peçete tutkali ile dekupaj, boyama, çerçeve dekorasyon, keçeden çanta, süs, dikiş vs derken ürünler gittikçe çoğaldı. Eğer sizin ya da çocuğunuzun da özel bir alana ilgisi varsa mutlaka değerlendirin. Ruhunuza nasıl da iyi geldiğini göreceksiniz. Açığa çıkmayan potansiyel, zamanla içinize sıkıntı oluşturabiliyor.

Yoktan var etmek O'na mahsus. Var olanı başka bir şekle sokmak da biz insanoğluna.  Ha gayret :)

Sevgiler...

Keçe çanta

Eski kase yenileme

Çikolata sepeti boyama

Şişe kapağından çerçeve 

Keçe ev

Eski krom sandalyenin yenilenmesi

Örgü Çanta

Sehpaya peçete dekupaj




31 Ekim 2016 Pazartesi

Tip1 diyabet ve hamilelik

Resimdeki lavanta keseleri   oğluşumun bebek şekerleriydi. Karnım burnumdayken ve keskin lavanta kokusu eşliğinde ellerimle hazırlamıştım her birini. Evde kalan son keselermiş meğer, eskimişler, renkleri solmuş. Eee 6 yıl geçti üzerlerinden. Koca adam oldu eşek gözlüm. Sarıp sarmaladım onları ve bi' köşeye kaldırdım. 

Bir kadın için hayatındaki dönüm noktalarından biridir anne olmak. Lütuf ve hediyedir. Onsuzluk ayrı bir imtihanken, onunla bir hayat da her an eli yüreğinde yaşamaktır aslında.

İlk beş yıl annelik aklımın ucundan bile geçmemişti. Önce kariyer demiştim. Aslında öyle olması uygun olduğu için kalbime böylesi ilham edilmiş. Yaşananlara dönüp baktığımda anlıyorum ki herşeyin bir sırası varmış meğer. Önce diyabetin adam olması için uygun zemin hazırlanmış sonra da oğluş gelivermiş.

Eğer bir tip1 diyabetliyseniz ve anne olmak kalbinize düştüyse;

1. Önce diyabetinizin dilini öğrenin. Onu az çok kontrol edebiliyor musunuz? Hayırsa cevabınız mutlaka hekiminizle görüşün. Bebeğin besiğini odasını en ince ayrıntısına kadar düşünürken onun ilk yatağı olacak bedeninizi neden düzene sokmuyorsunuz? Misafirden önce eve çekidüzen verirken minik misafirinizden önce neden diyabetinize çekidüzen vermeyesiniz? Önce hamile kalayım sonra düşünürüm demeyin nolur. Allah muhafaza aksi bir durumda bunun vicdan azabı içinizi yakabilir.

2. Diyabet günlüğü tutun ki diyabet hafızanız oluşsun.

3. Mümkünse bebek düşünmeden önce insulin pompası kullanmaya başlayın. Hamileyken pompadan bihaberdim. Oğlum 1.5 yaşındayken kullanmaya başladım. Pompa bir nimet inanın.

4. Sabit doz insülin sabit mönü çok eskilerde kaldı. Karbonhidrat sayımını (kh) öğrenerek insulin-besin eşleşmesi yapmayı öğrenin lütfen. Bulantı ve kusma hamileliğin olmazsa olmazı. Böylece doz azaltmayı kh sayımı ile başarıp bulantilarinizi hipo olmadan geçirebilirsiniz.

5. Mutlaka ama mutlaka şartlar mümkünse yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede doğum yapın. Dilerim ihtiyaç olmaz ama ihtiyaç olduğunda bebeginiz emin ellerde olur ve onunla aynı hastanede olursunuz.

6. Erken doğum riskinde  bebeğin akciğer gelişimi tam olmadığı için solunum güçlüğü olur. Bunu doktorunuzla görüşün ve akciğer geliştirici iğne hakkında görüşünü sorun. Bu iğne annenin şekerini yükseltiliyor deniyor. Bununla baş edilebilir sanırım. Ben bilmediğim ve  doktor da uyarmadığı için iğne olmadım. Şimdiki aklım olsa düşünürdüm.

7. Düzenli günlük kan şekeri takibinizi yapın lütfen. Böylece hipo ya da hiper glisemi durumu uzamadan şekeri düzeltmek mümkün olur.

Dilerim sağlıklı güzel bebişleriniz olur ve güzel günlerini görürsünüz.

Sevgiler...

30 Ekim 2016 Pazar

Diyabet ve internet

Sanal alemde diyabet nerede okunur?

İnternete tü-kaka diyenlere katılmak için birçok haklı sebep varsa da iyi şeyler için kullanıldığında internet harika şeylere de vesile olabiliyor. Örnek bendeniz:)

Diyabetimi "sessize" alıp yaşadığım uzun yıllarından ardından içimde anne olma  isteği uyanınca beni bir telaş almıştı; eyvah di-ya-bet!

Google amcaya "diyabet ve gebelik" yazıp kaydadeğer herşeyi okumaya başlamıştım. Lakin okuduğum şeyler genellikle kitabi şeylerdi. Bana yaşanmış şeyler gerekiyordu. Daha doğrusu tip1 li ve anne olmuş arkadaşlarla konuşmak,  sürece nasıl hazırlandıklarını duymak belki de onların hikayeleri ile anne olabileceğime inanmak istiyordum.

Vesselam diyabetiz.com adlı forumda tanıştığım arkadaşlar sayesinde cesaretim arttı, karbonhidrat sayımı ile beslenme denen şeyin varlığını onlardan öğrendim ve kısa bir sürede hba1c değerim %6.3 e düştü. Oğluşumun varlığını da 2 ay sonra öğreniverdik.

Bunlar yaklaşık 8 yıl önceydi. Artık sosyal medya sayesinde diyabet iletişimi çok daha güçlü. Lakin ben artık o mecrada değilim orası ayrı mevzu.

Sanal alemde diyabetle ilgili paylaşımlar okumak isterseniz aşağıdaki listeye göz atmanızı öneririm.

Eğer facebook kullaniyorsaniz diyetisyen Nesil Gören Atalay'ın yönettiği tip1 diyabetli cocuklar ve ailelerinin diyabet grubuna mutlaka üye olmalısınız.

Yine facebookta "tip1 diyabetli anneler" grubunda bilgili tecrübeli arkadaşlar olduğunu bilesiniz.

Bir de "tip1 diyabet tecrübeleri" adlı facebook grubu var ki mutlaka göz atın derim. Zira son teknoloji kan şekeri takip sistemlerinden olan free style libre kullanıcılarının yorumlarını bulabilirsiniz. Grubun kurucusu Hüseyin-İnci Devecioglu çifti. Oğulları Mustafa'nın başarılı diyabet yönetim sırlarını paylaşıyorlar. Aynı adla bir web siteleri de var.

Facebook ile işim olmaz bana site lazım derseniz sevgili Esra Avcı'nın emek vererek büyüttüğü diyabetimben.com adlı site de mutlaka takip edilmeli.

Ingilizce ile aranız iyi ise yabancı diyabet bloglari da çok güzel. Iste birkaç site adresi;

asweetlife.com
healthline.com
diabetes.uk
waltzin the dragon
diabetesdaily.com

Yabancı diyabet bloglarından okumalarimin özetini yazdığım bir  defterim var. inşallah ileride buradan da paylaşmak isterim. Şimdilik bu kadar diyelim...

Sevgiler...




Başarısızlık kime ait?

Resimdeki yazı, daha önce adından ve kitabından bahsettiğim Doç.Dyt. Emel Özer hocanın o kitabının giriş sayfasında yer alıyor. Okuduğumda gözlerim kocaman açılıp "huuuvvvv!!!" dediğimi hatırlıyorum. Zira sağlık camiasından olup kimi doktorları kızdırabilecek bir ifadeye yer vermek herkesin harcı değil. Gıyabında Emel hocaya helal olsun diyor sımsıkı sarılıyorum :)

M.D. Maryniuk diyabet tedavisindeki başarısızlığı tümüyle diyabetliye yüklemeyip doktorların da bunda payı olduğunu söylüyor. Kendini diyabetlilere adamış az sayıdaki hekimi (doktor kelimesi yerine bilerek hekim kelimesini kullandım) tenzih ediyorum.

Maryniuk neden böyle söylemiş olabilir?

Diyabet hayat boyu devam eden bir durum. Dolayısı ile hastane ortamında limitli şartlarda ayarlanmış beslenme (yasaklı liste) ve insulin tedavisi taburcu olduktan sonra kısa sürede alt-üst oluyor. Yasak kavramı üzerine kurulmuş bir tedavi ne kadar devam edebilir ki? Unutmayalim ki başkalarına yasak koymak kolaydır ancak yasağa uymak zordur. Bunu 30 yıllık tip1 dm li biri olarak yazıyorum. Bakkaldan aldığım 1 külah bonbon şekeri ailem görmesin diye bahçedeki odunlarin arasına saklayıp, ertesi gün gizlice yemeyi planlamış ama karıncaların şekerleri benden önce bulduğunu gördüğümde ilk hüsranımı yaşamıştım.

Yasak ve disiplin birbirine karıştırılmamalı. Diyabetlinin aklının erdiği kadar ona durum anlatılmalı. Ve bir an önce doğru tip insulin ve karbonhidrat sayımı ile beslenmeye geçilmeli. İşte diyabet ekibinin yönlendirmesi burada başlıyor.

Kullandığı insulinin etki-zaman profilini hangimiz doktordan öğrendik? Ben değil. Karbonhidrat sayımını, insulin pompasini, sürekli glikoz takip sistemini ilk kez diyabet ekibinden duyan kaç kişi var? Ben değil. HumulinR den humaloga geçtiğimde ara öğün yememem gerektiğini şekerim yükseldiği için kendi kendime buldum. Doktora söylediğimde "ha evet humalogta öyle birşey var" diyiverdi!?

Doktor başına düşen hasta sayısı çok fazla kabul. Onlar da zor şartlarda görev yapıyorlar. Bu da kabul. Peki biz ne yapalım? Doktor olmayı onlar seçti, diyabeyi biz seçmedik. Umudum asık suratlı ve suçlayıcı doktorların yerini birazcık empati yapabilen medikal trendleri takip eden ve mesleğine mesai olarak bakmayan hekimlerin sayısının artmasıdır...

Diyabet bir ekip işi. Diyabetli, ailesi, hekimi. Bu konuda inşallah başka yazılarda buluşmak üzere simdilik bu kadar diyelim.

Sevgiler...