28 Ekim 2018 Pazar

Dr. Bernstein

Bir dil bir insan, iki dil ... Dr. Bernstein's diabetes solutions...


Kendisi de tip1 diyabetli olan doktor Bernstein'in kitabını okuyorum. Keşke ingilizcem daha iyi olsaydı diyorum. Kitabı anlıyorum, ama kendi dilimde okumak gibi konforlu değil. Diyabet çözümlerini anlattığı bu kitabın anafikri düşük glisemik indeksli, düşük karbonhidratlı beslenerek diyabet yönetimi. Türk mutfağına ne kadar uygun bir öneri olduğu tartışılır.

Yer yer Dr. Karatay'ın önerilerinin aynısını görmek şaşırtıyor. Diyabetli bir mühendisken 40 ından sonra tıp okuyup doktor olan Bernstein'in diyabet önerileri kaydadeğer. Çünkü onda yaşanmışlık var, işini kariyer ya da mesai olarak görmüyor. Ne mutlu ona ve hastalarına.

Blog hayatım kopuk kopuk gidiyor. Düzenli yazamıyorum, tümden yok da sayamıyorum. Hayatımın şu dönemi gibi bir varmış, bir yokmuş sanki "tatlı bir hayat"...

Sevgiler...

9 Temmuz 2018 Pazartesi

Kalk gidelim!..

Çok çok uzun zaman oldu yazmayalı. Sebebi çok uzun hikaye. Bırak yazmayı, yaşamaya mecalimin kalmadığı zor  zamanlar geçirdi(k)m. En az hasarla atlattık şükürler olsun.

Diyabetim de bu süreçten pek iyi etkilenmedi. %HbA1c değerim 1 puan arttı ne yazık ki.

Blogu hayata geçirmeye pek niyet etmiyordum. Blog makale görüntüleme istatistiklerime bakınca şok oldum. Neredeyse bine yakın görüntüleme olmuş. Hem de aylardır yaprak kıpırdamıyorken. En çok da insulin dozu nasıl hesaplanır bu merak edilmiş.

33 yıl tip1 diyabetle geçirdik. Şekerim, Blog alemi bizi çağırıyor galiba. Hadi kalk gidelim...


4 Eylül 2017 Pazartesi

Güneşlenme ve D vitamini

D vitamini seviyem birkaç hafta önce 9,7 ng/mL  idi. Alt sınırın 25 olduğu düşünülürse durum vahim. 



Başvurduğum endokrin uzmanı takviye olarak oral D vitamini verdi. Düzenli kullanıyorum. Çünkü okuduğum kaynaklarda D vitaminin vücut için çok gerekli olduğu, düşüklüğünün ciddi sorunlara neden olduğu yazıyor.


Güneş ışınları dünyaya dik açıyla gelirken 20 dk güneşlenmek  gerekiyormuş. Yani bir cismin gölgesinin, kendi uzunlugundan kısa olduğu öğle saatlerinde güneşlenmek öneriliyor. 



Öncesinde güneş koruyucu kullanımı önerilmiyor. Sonra da hemen duş alınması da önerilmiyor.

 Woto.com sitesinde bu konuyla ilgili uzunca bir makale var. 

Google amcaya "güneşlenme takvimi" yazınca ilk çıkan siteden bahsediyorum. Hatta bulunduğunuz şehre göre "hangi saatlerde güneşlenmeliyim" diye bir  arama motoru yapmışlar. İlgili sayfanın sonunda yer alıyor.





İnsülin pompası taşıdığım için pompamı, insulini güneşten korumam gerektiğini biliyorum. Bakalım bir sonraki kontrolde D vitamini seviyem ne çıkacak merak ediyorum.









2 Eylül 2017 Cumartesi

saglikliyasiyoruz.com-Karatay Diyeti

İlk kez bir instagram hesabı tarafından engellenmişim. İnanamıyorum :) Hepsi o düdüklü tencerenin yüzünden. Dilimi tutamadım tabi. Kanda kimyagerlik varya, düdüklü tencerede yemek pişirmek sağlıklıdır paylaşımını görünce itiraz ettim. Gördün işte, mis gibi hesap kapının önüne koydu seni. Hey gidi "tatlı bir hayat" hey! Kendimi çok dışlanmış, itilmiş-kakılmış hissediyorum yahu. Bunu sindirmem lazım :)

Şaka bir yana, engellendiğim gerçek, saglikliyasiyoruzcom instagram hesabını öneririrm. Canan Karatay hocanın önerilerini paylaşıyorlar. Beslenmeye dair, sağlıklı yaşama dair farkındalık oluşturuyorlar. Hesabın sahipleri Okan ve Nurçin Çağlar çifti bu beslenme tarzıyla ciddi kilo vermişler.

woto.com sitesinde çok güzel makaleler var. Kolleksiyonlar içerisinde bu makaleler. Kişileri seçip, onların oluşturduğu makaleleri okuyabiliyorsunuz. Mesela Karatay diyeti ile kilo verenleri okumak için buraya, gıda takviyeleri vs için buraya tıklayabilirsiniz.

Ben de bir süredir neredeyse ekmeksiz bir hayat sürüyorum. Birkaç kilo gitti. Sebze, az meyve, bol kuruyemiş, yoğurt, yumurta, sucuk ,et yiyorum. Düşük glisemik indeksli beskenmek muhteşem birşeymiş. bu arada sucuk demişken altını çizeyim, içerisinde nitrit olmayan fermente sucuktan bahsediyorum. Beşler firmasının ürettiği fermente sucuğu mutlaka deneyin derim. Benden söylemesi...

Canan Karatay hocanın Karatay Diyeti adlı kitabı okudum. Çok güzel bilgiler var. Ümit Aktaş ile ufak tefek farklılıklar olsa da ikisi de buğdaydan şekerden uzak durun diyor.


Genetiği değiştirilmemiş buğday unu ve ekşi maya ile yapılmış ekmek fırın ekmeklerinden daha evla. Siyez unu ve ekşi maya ile yapılmış ekmek mesela... olsa da yesem. Ekşi maya deneyimim hala devam ediyor. Mayam hala olgunlaşmadı, beslemeye devam ediyorum onu. Refika'nın Mutfağı'nda seyrettiğim  Burak'ın Ekmek Teknesi videosu ekşi maya severler için...

Valla içime oturdu engellenmek. Biriniz gidip söyleyin yahu engeli kaldırsınlar. Yeni hesap açıp takip etmek zoruma gidiyor. söz bir daha aykırı yorum yapmıycam!

Sevgiler...

Evde Probiyotik yoğurt yapılırsa...+ Ümit Aktaş

Sağlıklı bağırsak için fermente (mayalı) gıdaların tüketilmesi gerektiğini soylemisti oğlumun çocuk doktoru. Ve hatta ileri giderek insanın kaderinin bağırsaklarından geçtiği söyleminde bulunmuştu. 

Gastroenteroloji uzmanı olduğu için onemsemistik bu sözleri. Dr ve fitoterapi uzmanı Ümit Aktaş'in kitabını okuduktan sonra anladım ki bağırsaklara çok çok iyi bakmak lazımmış. Ev yoğurdu, dogal fermente sirke, turşu, kefir yemek bağırsaklara probiyotik yerleşmesi için gerekliymis.

Ev yoğurdu yapmak zor değildir malum. Güzel bir süt ve yoğurt mayası olması kafi. Evde kefir ve probiyotik yoğurt yapmak da çok kolaymış.

Zincir marketlerden birinde kefir ve probiyotik yoğurt mayası buldum. Tarifine göre mayaladim. Muhteşem oldular. Hazır kefirin tadı ekşimsi olur. Ama yaptığım kefir tıpkı yoğurt gibi tatlımsı oldu. Bu işte bir gariplik var mı bilemiyorum. Yedim gitti :) probiyotik yoğurt da çok güzeldi valla. Onu da yedim gitti...


Dr. Ümit Aktaş günde iki porsiyon yoğurt, market yoğurdu değil ev yoğurdu, mutlaka yenmeli diyor. İçerisine iki üç tane günkurusu kayısı doğranmış bir kâse yoğurt çok nefis oluyor. Şahsen ben bayılıyorum.


Bağışıklık sistemi çok güçlü olsun da hastalıkları def etsin gibi bir şey yanlışmış. Bağışıklık sistemini dengeleyen bir beslenme tarzı öneriyor Ümit Aktaş. GDO suz besinleri öneriyor. Buğdayın hayatımızdaki yeri aşikarken ve  neredeyse GDO suz buğday yokken bunu nasıl başaracağım bilmiyorum. Şeker zehirdir diyor Ümit Aktaş. Benim gibi doğal şekerleri kastetmis olamaz herhalde ☺

Bir kere daha okumak istoyorum bu kitabı. 

Sevgiler





Diyabet teknolojileri

Diyabet teknolojisi aldı başını gitti. İnsulin pompaları, sürekli  kan şekeri ölçümü yapan (Sensörlü) İnsülin pompaları, kablosuz insülin pompaları, kan şekeri sensorleri vb.

diyabetim.com da Esra Avcı DM teknolojilerini çok güzel takip edip paylaşıyor, kendinde deniyor. İmkânı olanlar için harika şeyler.

Ammavelakin gel gelelim tip1 diyabetlilerin ne kadarının bu imkânlara sahip olduğu. Ülkemizde sensör icin SGK ödemesi yok. Kablosuz pompa satışı da bildiğim kadarıyla yok. Sürekli kan şekeri ölçüm sistemleri de ateş pahası.

 İngiltere'den getirttigim libre sensör ile birkaç hafta lüks konforlu bir takip yaşamıştım. Cep telefonumu kolumdaki sensore tutup anında şekerimi ölçüyordum. Tadı damağımda kaldı desem yalan olmaz. Sensör bitti, konfor gitti.



Ne yapayım peki? Kararlar mı baglayayim...

Sabah açlık şekeri ölçümü, düşük karbonhidrat ve glisemik indeksli beslenmek, en çok üç öğün yemek, gece şeker ölçümü. Aralarda da kötü hissedince ölçüm yapınca idare eder durumdayız diyebilirim. Tabi hormonal döngü devreye girince şekerler çıldırıyor. Ovulasyon önü-sonu nereden baksan bir hafta allak bullak oluyor regulasyon. Geçici bazalı %130-150 artırmak iyi geliyor. Bazen diyorum ki erkek diyabetliler diyabetli kızlardan daha rahat, döngüleri filan yok:) pardon;)

Keşke demeyi sevmiyorum ama keşke hic olmazsa diyabetli miniklere diyabet teknolojileri ücretsiz olsa...

Sevgiler...

31 Ağustos 2017 Perşembe

Bayram ve çikolata

Çikolata zaafım var. Evet var. Birgün rüyamda çikolatadan tiksindigimi görmüştüm. Nasıl sevinmiştim.

Pancar şekeri ve kakao yağı ile yapılmış, glukoz şurubu palm yağı olmayan market çikolatası sayısı az. Çok şükür ki artık seciciyim ve çikolata adaylarının sayısı azaldı.😀



Ağızda 5 dk, midede 30 dk, vücudun muhtelif yerlerinde yıllar boyu kalıcı olan bu yağlı tatlı şeyler bayramda çok yeniyor.

İki tanecik madlen çikolata 7 gram karbonhidrat içeriyor. 15 gram karbonhidrat şekerimi 70 birim ziplattigina göre iki madlen çikolata yaklaşık 35 birim şeker yüksekliğine neden olabilir. Kısa aralıklarla yenen birkaç madlen totalde epeyce zıplamaya neden olur gibime geliyor.

Çikolata yiyice insulini pompadan yayarak gönder derler. Bunu denemiş ve hipoglisemi olmuştum. Beceremeyince de denemeyi bırakmıştım.

Bizim oğlan da bir çikolata tutkunu. Anne bayramda çikolatayı yemek için gelmeseler de birilerini çağıralım çikolata verelim diyor. Kendisi de yiyecek ya ondan bu misafirperver duruş.

Yarın Kurban Bayramı'nda dilerim iki cihan için güzel ibadetler, anlar biriktiririz. Dilerim minik şeker çocuklar hipoglisemi hiperglisemi olmadan rugule bir bayram geçirirler.

Sevgiler...

Atıştırmalıklar, glukoz şurubu, palm yağı ve irade



Evimizin babası ürün etiketi okuma konusunda çok hassastır. Medyada palm yağı ile ilgili haberler çıktıkça biz de bu konuda hassas davranmaya çalıştık. Sonuçta ne oldu? Birçok atıştırmalık liste dışı kaldı.


Zaten içerisinde glukoz, fruktoz şurubu olan ürünleri almıyorduk. Palm yağı da eklenince market reyonlarını hızla geçerek alışveriş yapar olduk.

Kraker, bisküvi, gofret, kakaolu fındık kremaları, dondurma vb ürünlerin çoğunda ya palm yağı var, ya da glukoz şurubu, veya her ikisi birden. Bunların zararlarını dileyen Google amcaya sorar, öğrenir elbette. Benim dikkat çekmek istediğim şey çocuklarımızda bu farkındalığı oluşturmak.

Birgün apartmanin bahçesindeyiz. Komşumuz bizim oğlana (6 yaşında) kraker ikram etmiş. "Onun içinde katkı maddesi var mı? Varsa yemem." demiş bizimki. Komşum dumura uğramış. "Senin sorunun cevabı bende yok oğlum" demiş. 😁

Komşum hayretler içinde bu olayı anlattı. "Nasıl yetiştirdiniz bu çocuğu maşallah" demekten kendini alamadı.

Gurur duydum yavrumla. Bu konuda fazladan bir gayret göstermemiştik aslında. Sadece onun yanında bu maddelerin zararlarını konuştuk eve almadık biz de yemedik. Alternatif sunduk, evde yapılabilen ürünleri eksik etmedik. Şimdi etiket okumadan bir ürün alacak olsam beni uyarıyor. Çok şükür bu farkındalığı edindi. Dilerim okulda da devam eder bu irade.

İrade, kuvvetli bir irade aslinda en çok oynak şekerli biri olan bana lazım. Diyabette düşük karbonhidrat ve glisemik indeksli beslenmek elzem.   Hayat boyu  bu iradeyi sergilemek de her yiğidin harcı değil. Göz görmeyince gönül katlanıyor da... Da'ları var işte ;) mesele uzar gider.


Sevgiler...
Görsel: sağlık kütüphanesi

25 Ağustos 2017 Cuma

Medtronic insülin pompası A33 hatası



İnsülin pompası kullanıp da ekranda A33 hatası gören bir pompa kullanıcısı "eyvah!!!" diyebilir. Zira pompanın bir yerlerine birkaç bin TL sıkışmış durumdadır. Yani, yeni bir pompa alma zamanının geldiğinin adıdır A33.

Bir sabah uyandığımda pompamda pil uyarısı olduğunu gördüm. Pili değiştirdim. Pompamın "altı kuru keyfi yerinde olsun" diye rezervuara tazecik insülin de doldurayım dedim. Geri sardım, dolu rezervuarı taktım. Act tuşuna basılı tutarak kabloyu insulinle doldurmak üzereyken ekranda A33 hatası çıktı. Pompa kapandı, yeniden açıldı. İşlemi tekrar yaptım. Ama nafile. Her seferinde aynı hatayı verdi.

Google amcaya sordum. Acı gerçek yabancı blogların birinde kaşıma çıktı; "Teknik servisi aramalısınız."

Medtronic'i aradım. Sağolsunlar hemen geri döndüler. Tamiri mümkün değildir dediler. Bulunduğum şehirdeki hastaneyle iletişime geçip demo bir pompa almamı sağladılar.  Öğlen olmadan demo pompa elimdeydi.

Sıra yeni pompa prosedürüne gelmişti. Medtronic'ten Emre beyin yönlendirmesi ile iki günde yeni pompa elime geçiverdi. Hem de sensörlü pompa! 

2011 de ilk pompamı almıştım. Küçük rezervuarlı, sensörsüz bir pompa için  SGK ödemesi hariç 1500 TL ödemiştim. O zamanlar sensörlü pompa sanirim 6000-7000$ civarındaydı. Ödemesi benim için mümkün olmayan bir bedel. 

Yeni pompanın sensörlü olduğunu görünce bu işte bir yanlışlık olup olmadığını Emre beye sordum. Artık Medtronic standart olarak sensörlü pompa veriyormuş. Ne güzel :)

Transmitter için 1400 TL ve bir sensör için yaklaşık 100 TL ödersem sürekli kan şekeri ölçümü yapan bir pompa kullanıcısı olabilirim. Yeterli param oluncaya ya da SGK sensorler için geri ödeme yapınca kadar bu bir hayal olsa da düşüncesi bile güzel :)

Sevgiler...





22 Haziran 2017 Perşembe

Yine yeniden + bazal hız operasyonu

Bugün 22 haziran. Bir hastane koltuğundayım. Tatlı bir hayat'ıma yazmak istedim. Çok ciddi sonuçları olabilecek bir sağlık problemini, annem az acılı bir kalp anjiyosu ile atlattı şükür.  Hayat nasib olacaksa eğer, insan  hiç planda yokken tıpış tıpış doktora gidip öğle arasında anjiyo olabiliyormuş. Damarlar mühim. Aman daralmasinlar.

Son yazımı yayınlayalı çok uzun zaman oldu. Koskoca 7 ay geçmiş. İniş ve çıkışlarla dolu bu yedi ay neler öğretti neler. Madde madde yazmak olmaz. Özetle; olan her şeyde bir hayır vardır, sükut ve sabır lazım. Sahip olduklarını her an kaybedebilirsin, güvenme hayata. En doğru senin fikrin olmayabilir, danış mutlaka. Aile, darlık anında paha biçilemez bir servetmiş, genişlikte de kiymeti bilinmeliymis.
Arkadaş, kızıp elestirsen de hep ailenden sonra gelmeliymis.

İniş çıkışlarla dolu bu yedi ayda diyabetim de nasibini aldı elbette. Bir köşeye atılmış sessize alınmış bir alet gibi bip bip edip durdu. Ciddi hiperler yaşadım, kan şekerimi ölçmediğim gün (ler) oldu.

Çok şey bildiğini zannedip kendinde işe yaramamak kadar berbat bir durum var mıdır? Yurtdışından aldığım koca koca diyabet​ kitaplarını gördükçe hafakan basıyordu.

Dellendim bir gün. Arkadaş n'oluyor bana nedir bu acizlik kendine gel, sürekli hiper olur mu pompalı biri dedim.

Bazal İnsülin hızını elden geçirdim. Birkaç kilo almıştım. Buna bağlı olarak insulin ihtiyacım artmış olabilir diye düşündüm.  Mevcut bazal programını %30 artırdım. Mesela saat 12:00-15:00 arası bazal hız 0.50 ise 0.50x30/100=0.15 unite ekledim. O saatlerde bazal hız 0.65 ü/saat oldu. Çok şükür eskiye nazaran kan şekeri iyi gidiyor. İp gibi mı? Tabiki hayır. Tıkınmaya bağlı olarak hiper olabiliyor. En azından sebebi belli, hiperin faili meçhul değil.

Dilerim "tatlı bir hayat" birilerinin hayatına dokunuyordur, kendim çalıp kendim oynamıyorumdur.

Sevgiler...





3 Ocak 2017 Salı

Tip1 diyabet ve anneliğe hazırlık



Eğer tip1 diyabetli bir anne adayı iseniz diğer anne adaylarına göre fazladan dikkat edeceğiniz birşey var; düzenli bir kan şekeri. Hem hamişlikten önce hem de sonra...

Bu bağlamda çok güzel bilgiler veren yabancı bir blog önermek istiyorum.

İkinci çocuğuna hamile olan tip1 diyabetli bir anne kendisi. Pompa kullanmadan iyi bir hba1c tutturmuş. Bravo doğrusu. Web adresi;

....

Blogta önemli bulduğum yazıları satır satır çevirmek isterdim. Lakin teknik imkanlarımın yetersizliği sebebiyle şimdilik mümkün görünmüyor. Başka bir bahara artık...

Selametle...



28 Aralık 2016 Çarşamba

"Hayat, kalp atışlarımızın izdüşümü gibidir..."

İkbal Gürpınar'ın kitabında okumuştum bu cümleyi... "Hayat, aynen kalp atışlarımızın izdüşümü gibidir; zigzaglarla doludur. Düz bir çizgi ise sadece ölümün ifadesidir..."

Çok doğru. İniş ve çıkışlarla dolu hayat. Sevinç dolu bir çıkış, hüzünlü bir inişin başlangıcı olabilirken, kendimizi dipte hissettiğimiz an, yükselişin rampası olabiliyormuş. Düz bir çizgi de ölümün habercisi. Lakin insanoğlu düzlüğün dinginliğin peşinde değil midir? Ne yaman çelişki.

Hay Allah... Çok mu karışık oldu?

Hayat zaten karışık, devam et dostum.

Kabus gibi geçen günlerin ardından özlemle yazıyorum sana tatlı1hayat...

Geçen 1 buçuk ayda sanki biraz daha büyüdüm. Kaprisli şımarık beklentilerim uçup gidiverdi. Sahip olduklarımın kıymeti ortaya çıkıverdi. Hele canım diyabetim yokmu! Tuttu pamuk elleriyle ellerimden, "hadi gidiyoruz" dedi. "Sen değil misin 30 yıldır gık demeden beni taşıyan, şimdi yarenlik sırası bende. Seni alıp gidiyorum." dedi...

Diyaloğun manası bende saklı kalsın. Belki anlayan anlamıştır o da hoş.

Hayatta küçük şey  yoktur. Olan her şey bir hikmetle yaratılmıştır. Sebebi vardır. Faydası manası da. Zaman ise olayların olanların müfessiridir. Zamanın gözü ile bakmak gerekmiş hayata. Bunun içinse sabır gerekliymiş efem...

Vesselam...




Görsel: inaminuteago.com dan alınmıştır.

13 Kasım 2016 Pazar

14 Kasım Dünya Diyabet Günü Hediyesi

Bugünün anlam ve önemini hepimiz biliyoruz. İnsulinin keşfinden sonra doğduğum için şükrediyorum. Diyabetli olduğum için utanmıyor kızmıyor hayata küsmüyorum. Diyabetim sayesinde güzel kalpli nice arkadaşım oldu. Hayata bakışım diyabet sayesinde sağlıklı insanlara göre bence bir tık farklı.

Herneyse felsefi konulara girmeden neticeye geleyim. Bugünün anlam ve önemine binaen diyabetli arkadaşlara minik bir tarif hediye etmek istedim.

Karbonhidrat hesaplı haşhaşlı çörek:)

Hem karbonhidratı (yaklaşık da olsa) biliniyor, hem de çok lezzetli. Tariften önce kısa bir yazı ve ardından hesap kitaplı çörek tarifimiz gelsin.


Haşhaş kokusu ile büyüdüm. Rahmetli ananem haşhaşı evde kavururdu. Nasıl güzel bir kokudur o. Buram buramdır kendine çeker adeta. Sonra haşhaşı kollu haşhaş çekme makinasına koyardı. Kıyma çeker gibi haşhaşı çekerdi, ezerdi. Taze çekilmiş haşhaşın tadına doyum olmaz. Kafa yapmaz bu arada. Her çörek yapışımda eşim "yiyin yiyin kafayı bulun" diye dalga geçerdi artık kendisi de yiyor :)

Haşhaş ezmesi artık marketlerde var. Ben bu tarifte annemin ev yapımı haşhaşını kullandım. Karbonhidrat içeriğini ise marketten aldığım haşhaşa göre hesapladım.


Malzemeler:

600 g un (450 g karbonhidrat ),
250 g haşhaş ezmesi (50 g karbonhidrat ),
35 g şeker (35 g karbonhidrat ),
2 su bardağı ılık süt (24 g karbonhidrat ),
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 paket instant maya
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta ( sarısı üzerine, akı hamura. )
---------+
Toplam karbonhidrat=560 g

Yapılışı:
Yoğurma kabına un şeker maya kabartma tozu tuz eklenir karıştırılır. Ortası havuz gibi açılarak ılık süt yağ ve yumurta akı eklenir ve 10 dakika yoğurulur. Ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. 30 dakika ılık bir yerde üzeri kapalı olarak mayalandırılır.

Tezgah sıvı yağla hafif yağlanır. Mayası gelmiş hamur tezgaha alınır. Üzerine sıvı yağ gezdirilir. Elle hafif bastırılarak hamur daire şeklinde  büyütülür. Hamur kalınlığı yaklaşık 1 cm olmalıdır.

Gelelim haşhaş faslına. Haşhaş ezmesi hamur üzerine yayılır. Resimdeki gibi 3 parmak eninde şeritler kesilir. Her şerit de ikiye bölünür. İki serit üst üste koyulur. Elle hafif bastırılarak şerit enine genişletilir ve kendi üzerine katlanır. Sonra burularak tepsiye alınır.

Şekli muntazam olsun diye uğraşmayın. Pişince zaten kesilecek. Burguların üzerine yumurta sarısı sürülür. 170 derece pişirilir.

Şimdi gelelim % karbonhidrat hesaplamaya.

Çörek piştikten sonra ilk sıcaklığı geçince tartıldı. 1350 g geldi.

% karbonhidrat=(560/1350)×100=41.5

Kırkbirbuçuk kere maşallah:) yuvarlarsak Haşhaşlı Çörek yaklaşık %42 karbonhidrat içeriyor.

Ben çöreği kahvaltıda yediğimde 70-80 grami (30 g karbonhidrat) geçmemeye çalışıyorum. Ekmek yemiyorum. Beyaz peynir ve çay çöreğe çok yakışır biline.

Afiyetle.

Sevgiler...



Markette satılan hazır haşhaş ezmesinin besin tablosu.



Tarifin tezgah aşaması...



Buram buram kokusu üzerinde çörek...

12 Kasım 2016 Cumartesi

Ateşte açan çiçekler



Ihlamur çayı sever misiniz? Zencefil ve ıhlamur da varsa harika olur. Hele yanında ev yapımı ağızda dağılan bi' kurabiye ve sohbetine doyamadığınız bir arkadaş/okumaya doyamadığınız bir kitap varsa...

Her ıhlamur demleyişimde cam demliğime bakar ve ıhlamur çiçeklerinin sıcak suda nasıl da açtığına bakarım. Öyle güzel görünürler ki... Güzelliğin ortaya çıkması için sıcak suya muhtaçtır kuru ıhlamur çiçekleri.

Bazen bizim de içimizde kuruyup kalmış çiçeklerin açması için zor zamanlar yaşamamız gerekir. Büyüklerimiz ne demiş, insan zor zamanda belli olur. Merhamet, şefkat, yardımseverlik, dua çiçekleri hep zor zamanda ortaya çıkmaz mı?

Sevgiler...

Bolus zamanlaması




Yiyip içtiklerimiz kadar insulinin zamanlaması da çok önemli. Zira glikoz ve insülin arasındaki yarış, tokluk kan şekerini belirliyor.

Aşağıdaki tabloyu Gary Schainer'in Diabetes self-management sitesinde görmüştüm. Çıktı alıp buzdolabına sabitlemiştim ki aşina olayım.

Bilgisayarım çöktüğü için çiz-çek-yayınla yapmak zorunda kaldığım fotoğraftaki tabloyu açıklamak istiyorum.


Tablo der ki;

Eğer kan şekeriniz hedeften yüksekse ve glisemik indeksi (Gİ) yüksek bir yemek yiyecekseniz insulini (bolus) yemekten 30-45 dakika önce yap. Eğer orta Gi li bir yemek yiyecekseniz insulini yemekten 20-30 dakika önce yap. Şayet düşük Gi li bir yemekse insulini yemekten 15-20 dakika önce yap.

Kan şekeriniz normalse; yüksek Gi li bir yemek için insulini yemekten 15-20 dakika önce, orta Gi li bir yemek için insulini yemekten 5 - 10 dakika önce, düşük Gi li bir yemek için insulini yemeğe başlarken yap.

Şayet kan şekeri düşükse; yüksek Gi li bir yemek için insulini yemekten 5-10 dakika önce, orta Gi li bir yemek için insulini yemeğe başlarken, düşük Gi li bir yemek için insulini yemekten 10-15 dakika sonra yap.

Yaklaşık 9 yıldır hızlı etkili insülin (humalog) kullanıyorum. Glisemik indekse bağlı olarak insülin zamanlaması yapmıyordum. Çünkü bilmiyordum. Çoğu zaman yemeğe oturduğum zaman bolus insulin yapıyordum. Bazen de yemekten sonra...

Bu tabloyu gördüğümden beri bolus zamanlamasına dikkat ediyorum. Şayet karbonhidrat sayımını doğru yapmışsam tokluk kan şekerim fazla yükselmiyor.

Neden bolustan sonra beklemek zorundayız?

Adı hızlı etkili insulin olsa da tam olarak hızlı olmayan,  göreceli olarak hızlı olan insulin kullanıyoruz. Etkin olabilmesi için biraz zamana ihtiyacı var.

 Bir diğer sebep de biz diyabetlilerde amylin hormonu eksikliği. Diyabetli olmayan insanlarda bu hormon sindirimle açığa çıkan glikozun kana geçiş hızını yavaşlatıyor. Bir nevi glikoz freni gibi. Bizde fren yok :)

Hal böyle olunca bize de yemek için bolus zamanlaması yapmak düşüyor. Disiplin isteyen pek de kolay olmayan bir durum ama ultra hızlı insulinler piyasaya çıkana kadar başka çare yok gibi.

Tip1 diyabetli yetişkin bu zamanlamayı yapacak iradeye sahipse de minik şeker çocuklarımız için "bolus-bekle-ye" taktiği beraberinde hipoglisemi riskine davetiye çıkarabileceği için uygun olmayabilir. Aman dikkat!

Sevgiler...