28 Ekim 2016 Cuma

Diyabet ne ki?



1985 yılında diyabetle tanıştık. Sekizimdeydim.

Çok su içiyor ve tuvalete gidiyordum.
Ayrica aşırı kilo kaybetmiştim. Ailem bir şeylerin tuhaf gittiğini anlamıştı. Doktor muayenesi ve kan idrar tahlili sonunda teşhis konulmuştu; diyabet.

Şükür ki diyabetik ketoasidoza girmeden teşhis konmuş. Ancak cok bilmiş doktor bey  insulin yerine oral antidiyabetik ilaçlarla tedavi etmeye çalışınca durumum kötüleşmiş. Soluğu Ankara'da almışız. Sonuç tip1 diyabet ve insülin terapisi.

Diyabet, insulin eksikliği ya da işlev bozukluğu sonucu ortaya cikan kronik bir hastalik. Hayat boyu devam eder. Hastalik demeyi pek sevmeyiz. Hayat arkadaşı diyelim. Neden olduğu konusunda kesin birsey yok. Zaten bilsek ne olur. Olan olmuştur artik. Önemli olan onunla yaşamayı öğrenmektir. Daha doğrusu diyabeyin dilini bilmektir önemli olan.

Başka bir yazida da insülin tedavisinden bahsedelim.

Sevgiler...