29 Ekim 2016 Cumartesi

Bir fincan kahveden neler çıktı neler...



Türk kahvesi içmeye kırkıma merdiven dayamışken başladım. Hem de sade kahve! Şeker kullanmayışımı tip1 diyabetli oluşuma bağlamayalim lütfen çünkü ben kahveyi çikolatayla severim :) Gerçi eşim arada bir "çikolata yiyorsun bak sonra..." mealinde laf gönderse de istifimi bozmuyorum. "Yahu benim sizden tek farkım insulini kendim göndermem, doğru dozu bildikten sonra çikolata yiyen diyabetli olmayan birinden ne farkım var" diyerek karşı saldırıya geçiyorum. Susuyor...

Bu arada  çikolatada malumunuz yağ oranı yüksektir. Eğer çokça yersek insulin zamanlamasi önem arzeder. Şunu demek istiyorum,  çikolata ve insulini ayni anda alırsak yarışı insülin kazanir ve hipoglisemi yaşanabilir. Yağ, şekerin kana geçiş süresini uzatır, geciktirir. Insulin pompasi kullaniyorsaniz insulini yayarak kullanabilirsiniz. Bunun genel-geçer bir formülü yok. Denemek gerekir.

Gelelim kahve telvesinin bıraktığı izlere; bir kalp, bir yunus, bir de dört yapraklı yonca. Hile yok vallahi kendinden oluşmuş. Yalnız bu durum kahveden beklentimi yükseltti. Her kahve sonrası fincana göz ucuyla bakar oldum. Ne demişler, beklentini düşük umudunu yüksek tut.

Sevgiler...